Dünya enerji jeopolitiği sürekli değişken bir yapı göstermektedir. Mevcut koşullar dahilinde, bugün BP verilerine göre küresel birincil enerji talebinin %86’sı fosil kaynaklardan elde edilmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji üretimindeki payı artsa da projeksiyonlar dahilinde hidrokarbon kaynakların küresel enerji tüketimindeki baskın konumları sürecektir. Bu anlamda gerek ulusal gerek küresel enerji politikalarının seyrini fosil kaynaklar oluşturmaktadır. Buna göre petrol ve doğal gaz özelinde arz, kaynak ve transport coğrafyalarının tümü de küresel enerji jeopolitiği açısından stratejik niteliktedir. Hidrokarbon kaynakların güçlü konumlarını sürdürmesi noktasında 2050 yılında dahi fosil kaynakların toplam enerji talebinin karşılanmasındaki payı iklim değişimine karşın fosil yakıt kullanımının azaltılmasını içeren çeşitli senaryolara göre en iyi ihtimal dahilinde bile %75 düzeyinde olacaktır. Bu bağlamda dünyada enerji talebinin sürekli artmasıyla sınırlı coğrafyalarda bulunan petrol ve doğal gaz, küresel jeopolitiği güçlü bir şekilde belirlemektedir. Çünkü enerji kaynaklarının rezerv ile arz ve talebindeki değişimler jeopolitik dengeleri etkilemektedir. Bunun yanında küresel ekonominin seyri ve enerji teknolojilerindeki gelişmeler de jeopolitik dengeler üzerinde belirleyici olmaktadır. Doğal gaza olan talep ise her yıl artış göstermektedir. Doğal gazın kömür ve petrole oranla daha çevreci bir fosil kaynak olması küresel iklim değişimiyle mücadele de gerek ulusal enerji politikaları gerekse de küresel enerji politikalarındaki misyonunu her geçen yıl güçlendirmektedir. Bu durumu ortaya çıkaran diğer bir gelişme ise doğal gazın kullanıldığı sektörlerin çeşitliliğinin artması olmuştur. LNG ise boru hatlarına olan bağımlılığı ortadan kaldırarak doğal gaza erişimi çok daha kolay hale getirmiş, ülkelerin enerji arz güvenliği açısından destekleyici ve belirleyici bir kaynak haline gelmiştir. 1960’lı yıllarda başlayan LNG ticareti 1990’lı yıllarda belirgin bir artış göstererek günümüzde ulusal/küresel anlamda stratejik bir kaynak haline gelmiştir.
The world’s energy geopolitics shows a constantly changing structure. Under current conditions, today, according to BP data, 86% of global primary energy demand is from fossil sources. While the share of renewable energy sources in energy production increases, hydrocarbon sources will remain dominant in global energy consumption within the projections. In this sense, it is necessary to create the course of global energy policies as fossil resources. According to this, all of the supply, resources and transport geographics in oil and natural gas are strategic in terms of global energy geopolitics. At the point of
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|