Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
 Görüntüleme 44
 İndirme 9
İsmail Hakkı Bursevî’nin Rûhu’l-beyân’ında Muʿtezile’ye Yönelttiği İtirazlar
2021
Dergi:  
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Yazar:  
Özet:

Kur’ân’ın yorumunda daha çok aklı belirleyici olarak gören Muʿtezile, bu yönüyle diğer ekollerden bariz bir şekilde ayrılmaktadır. Meseleleri, geliştirdikleri “Beş Usûl” çerçevesinde ele alan söz konusu mezhep, naslarda akla muhalif gibi görünen hususları tevillerle aşmaya çalışmışlar ve diğer oluşumların hedefi haline gelmişlerdir. Özellikle Kur’ân’ın mahlûk olduğu, büyük günah işleyen bir müminin kâfirle aynı akıbete maruz kalacağı, kulun kendi fiilinin yaratıcısı olması, kerametin mümkün olamayacağı gibi görüşleri bilhassa Ehl-i Sünnet âlimleri tarafından çok sert bir şekilde eleştirilmiş ve gayri meşru ilan edilmiştir. Söz konusu eleştiriler İslam akidesine ters düştüğü ve Müslümanları yanlış kabullere sevk edebileceği endişesiyle bilhassa kelâm âlimlerinin sürekli gündeminde olmuş ve eserlerinde onların fikirlerini çürütmeye çalışmışlardır. Ehl-i Sünnet müfessirleri de Muʿtezile’ye karşı benzer tepkiler vermişler ve kendi görüşlerine delil gösterdikleri âyetleri izah ederken mevzu bahis mezhebin görüşlerini uzun uzadıya tartışıp onları reddetme yoluna gitmişlerdir. Mu'tezile'nin ileri sürdüğü görüşlerin, kelâm âlimlerinin yanı sıra tasavvuf ehli tarafından eleştirildiği de görülmektedir. Zira hakikati anlayıp idrak etme noktasında Tasavvuf’un akla daha az önem verip kalbi onun önüne geçirmesi, Allah’ın, irade ve kudretinin mahlûkatı her yönüyle kuşatıp her an onlarda tecelli ettiği düşüncesi ve vahdet-i vücûd anlayışı gibi hususların manevi tecrübeyi ölçü olarak kabul etmeyen Muʿtezilî düşünce sistemi içerisinde hemen hemen hiçbir karşılığı yok gibidir. Doğrusu mevzu bahis fırkaya ait fikirlerin sûfî gelenek içerisinde Kur’ân eksenli olarak nasıl ve hangi boyutlarda değerlendirildiği meselesi araştırmaya değer bir konudur. Muʿtezile ekolüne ait fikirlerin sûfî gelenek içerisinde Kur’ân eksenli olarak nasıl ve hangi boyutlarda değerlendirildiği meselesi araştırmaya değer bir konudur. Bu makale, sûfî geleneğin Muʿtezilî düşünceye Kur’ân merkezli olarak nasıl baktığı konusunu işârî tefsir sahasında önemli bir yere sahip olan İsmail Hakkı Bursevî’nin Rûhu’l-beyân adlı tefsiri örneğinde ele almaktadır. Bu çalışma sayesinde, 18. Yüzyıl Osmanlı tasavvuf ve tefsir geleneğinin Muʿtezilî düşünce sistemine nasıl baktığı sorusuna daha sağlıklı bir cevap sunma imkânı elde edilecektir. Makalede Bursevî’nin, söz konusu mezhebin hangi görüşlerine temas ettiği ve bunları hangi ayetler çerçevesinde ele aldığı tespit edilmiş ve ilgili başlıklar altında konu işlenmiştir. İsmail Hakkı Bursevî, hem bir mutasavvıf hem de güçlü bir müfessir kimliğine sahiptir. Oldukça donanımlı ve çok yönlü olması ona, farklı görüşlere sahip fırkaları daha geniş ve daha birikimli bir şekilde değerlendirme imkânı sunmaktadır. Bu çerçevede o, tefsirinde, sadece aklı ve tevili nasları yorumlamada bir referans kabul eden Muʿtezile mezhebine birçok yerde temas etmiş, görüşlerini ve delillerini ayetler ışığında tenkit etmiştir. Bursevî’nin Muʿtezile mezhebine pek de sıcak baktığı söylenemez. Yetmiş üç fırkaya ayrılan ümmetin sadece Ehl-i Sünnet olan gurubunun hidâyet üzere ve geri kalan yetmiş iki gurubun ise sapkınlık ve dalalet üzere olduğu düşüncesinde olan müfessir, kendi düşünce sisteminde manevi tecrübeye yer vermeyen ve daha çok aklı ön plana çıkaran Muʿtezile’yi de bu sapkın guruplar içerisinde değerlendirmektedir. Bu çerçevede o, yeri geldikçe onların fikirlerini çok sert bir şekilde eleştirmekten geri durmamıştır. Âyetleri tefsir ederken Ehl-i Sünnet mezhebini esas alan ve bunu bir ölçü olarak kabul eden müfessirin Muʿtezile’ye karşı oluşunu basit bir mezhep tarafgirliği olarak değerlendirmek oldukça naif bir tutumdur.

Anahtar Kelimeler:

Objections Of Ismail Haqqi Bursevi To Muʿtazilah In Ruh Al-bayan
2021
Yazar:  
Özet:

The sect of Muʿtazilah considers the reason/al-aql as a determinant in the interpretation of the Qur’an and clearly differs from other sects in this respect. This sect deals with issues within the framework of the “Five Methods”, which is developed by them, and tries to overcome the issues that seem contrary to divine decrees/al-nas and thus became the target of other sects. Particularly, some of their views were criticized very harshly by the scholars of the Ahl as-Sunnah and were declared illegitimate. Some of these views are that the Quran is created; a believer who commits a great sin will be subjected to the destiny of an unbeliever; humans are creators of their own actions; miracles are not possible. These criticisms have always been on the agenda of theologians/al-Mutakallimun, who believe that such views contradict the doctrine of Islam, and fear that they may lead Muslims to misconceptions, and they have tried to refute these ideas in their works. The Ahl as-Sunnah commentators/al-mufassirun gave similar reactions to Muʿtazilah. They discussed the views of this sect at length while explaining the verses/al-ayah and rejected the evidence Muʿtazilah showed for their views. It is seen that the views put forward by Muʿtazilah are criticized by the Mystic scholars / Sufis, as well as the theologians. Because Sufism attaches less importance to reason and gives priority to the heart/al-qalb in terms of understanding and comprehending the truth, some Sufi concepts nearly have no equivalent in the thought system of Muʿtazilah, which denies spiritual experience as a legitimate criterion. The Sufist view that Allah’s will and power surround all the creatures in every aspect and are manifested in them at all times and the concept of wahdat al-wujud, etc. can be counted as examples for such aforementioned concepts. The issue of how and in what dimensions the ideas of the Muʿtazilah are evaluated within the Sufi tradition in line with the Quran is a matter worth researching. This article discusses the issue of how the Sufi tradition approaches Muʿtazili thought with a Qur'anic point of view, in the example of Ismail Haqqi Bursevi’s commentary named Ruh al-Bayan. Through the article it will be possible to present a healthier answer to the question of how the 18th century Ottoman mysticism and tafsir/commentary tradition see the Muʿtazili system of thought. In this article, the Muʿtazili views mentioned by Bursevi and the verses he used while dealing with those views were determined, and the subject was discussed under the related headings. Ismail Haqqi Bursevi is a sufi and a sound mufassir/commentator. Being highly equipped and all-rounder, he could evaluate different views of different groups in a wider and more cumulative way. In this context, he touched in many places in his tafsir/commentary on the Muʿtazilah sect, which accepts the reason and interpretation/tavil as reference in explaining the divine decrees and criticized their opinions and evidence in the light of verses. It cannot be said that Bursevi looked very favourably at the Muʿtazilah. According to the tradition which states Muslims/ummah will be divided into seventy-three sects and only one will be on guidance and the remaining seventy-two groups are on perversion and heresy, the commentator accepted Ahl as-Sunnah group as that only sect and regarded the Muʿtazilah as one of those deviant groups, because of their excluding spiritual experience in their thought system and giving priority to the reason. In this context he did not hesitate to criticize their ideas very harshly. It would be a very naive to consider his Muʿtazilah opposition as a simple sectarian bigotry, whereas he took the Ahl as-Sunnah sect as a basis and accepted it as a criterion while interpreting the verses.

Anahtar Kelimeler:

Atıf Yapanlar
Bilgi: Bu yayına herhangi bir atıf yapılmamıştır.
Benzer Makaleler






Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

Alan :   İlahiyat

Dergi Türü :   Uluslararası

Metrikler
Makale : 428
Atıf : 726
© 2015-2024 Sobiad Atıf Dizini