COVİD -19 dünyada ilk kez 2019 Aralık ayında viral pnomoni bulgusu olarak ortaya çıktı. Kısa sürede dünyanın dört bir yanına yayıldı ve çok sayıda kişinin hastalanmasına ve ölümüne neden oldu. Mart ayında da (WHO) tarafından pandemi ve acil durum ilan edildi. Pandemiler tarih boyunca devletleri, toplumları, bireyleri etkilemiş sosyal, kültürel, ekonomik olarak yaşamı tehdit altına almıştır. COVİD -19 pandemisi sırasında çalışanlarda kaygı; yalnızlık, öfke, depresyon, insomnia ve TSSB semptomları gelişmektedir. Bu semptomlar bireylerin sosyal, mesleki ve gündelik yaşamını negatif yönde etkilemektedir. Artan depresyon ve anksiyete semptomları, stres bozuklukları, insomni, öfke ve korku gibi ruh sağlığını olumsuz olarak etkileyecek sonuçların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Sağlık işkolu en riskli işlerden birisi olarak kabul edilir. Kaygı, sağlık çalışanlarının bilişsel süreçlerini kısıtlayabilir ve performanslarını düşürebilir. Bu durumun, nihai olarak sağlık bakım kalitesini de etkilemesi söz konusudur. Yaptığımız çalışmada sağlık çalışanlarının; cinsiyet, meslek, ailesinde risk grubunda olan kişilerin varlığı, kişisel koruyucu ekipmana ulaşmakta sıkıntı yaşama durumu, çalıştığı birimde mutlu olmama durumu, COVİD-19 Biriminde çalışmaya başladıktan sonra ailesine virüs taşımaktan endişe duyma durumu, COVİD-19 Biriminde çalışmaya başladıktan sonra çevresindekiler tarafından dışlanmış hissetme durumlarının kaygı düzeylerini anlamlı düzeyde etkilediği belirlenmiştir. Ayrıca; COVİD-19 sonrası yaşanılan kaygı/korku nedeniyle psikiyatrik destek alma ihtiyacı duyanların, COVİD-19 sonrası psikiyatrik tedavi görmeye başlayanların toplam ölçek puan ortalamaları arasında anlamlı fark saptanmıştır. Kaygı düzeyini cinsiyet, meslek, ailesinde risk grubunda olan kişilerin varlığı gibi sosyodemografik faktörler ile çalıştığı birimde mutlu olma, kişisel koruyucu ekipmana ulaşma durumu gibi mesleki faktörlerin etkilediği görülmüştür. Bu doğrultuda çalışma ortamları sağlık çalışanlarının mesleki yaşam kalitelerini iyileştirecek şekilde düzenlenmeli, ailesinde riskli birey bulunan sağlık çalışanlarına kalacak yer tahsis edilmelidir. Bununla birlikte eğitim ve farkındalık faaliyetlerinin arttırılması gereklidir. Çalışmamız sağlık çalışanlarının COVİD-19 Pandemisi sırasındaki kaygı düzeyleriyle bazı sosyodemografik değişkenler arasındaki ilişkiyi belirleyip, kaygı seviyelerini etkileyen faktörlere yönelik iyileştirme çalışmalarının yapılmasının önünü açacaktır. Amaç: Bu araştırma; Bir üniversite hastanesinde çalışanların COVİD-19 Pandemisi sırasındaki kaygı düzeyleriyle bazı sosyodemografik değişkenler arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı ve ilişki arayıcı tasarımla yürütülen araştırmanın örneklemini Mart-Haziran 2020 tarihleri arasında bir üniversite hastanesinde çalışan gönüllü 502 sağlık çalışanı oluşturmuştur. Veriler, 32 sorudan oluşan sosyodemografik veri formu, Durumluluk Kaygı Envanteri ve Süreklilik Kaygı Envanteri kullanılarak toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde bağımsız değişkenler için t-test ve tek yönlü ANOVA kullanılmıştır. Bulgular: Yapılan istatistiksel değerlendirmede araştırmaya katılan sağlık çalışanlarının cinsiyet, meslek, ailesinde risk grubunda olan kişilerin varlığı, kişisel koruyucu ekipmana ulaşmakta sıkıntı yaşama durumu, çalıştığınız birimde mutlu olmama durumu, COVİD-19 Biriminde çalışmaya başladıktan sonra ailesine virüs taşımaktan endişe duyma durumu, COVİD-19 Biriminde çalışmaya başladıktan sonra çevresindekiler tarafından dışlanmış hissetme durumlarının Süreklilik ve Durumluluk Kaygı düzeylerini anlamlı düzeyde etkilediği belirlenmiştir. COVİD-19 Sonrası ruhsal durumunda değişiklik olanların, COVİD-19 sonrası yaşanılan kaygı/korku nedeniyle psikiyatrik destek alma ihtiyacı duyanların, COVİD-19 sonrası psikiyatrik tedavi görmeye başlayanların toplam ölçek puan ortalamaları arasında anlamlı fark saptanmıştır. Sonuç: Kaygı düzeyini cinsiyet, meslek, ailesinde risk grubunda olan kişilerin varlığı gibi sosyodemografik faktörler ile çalıştığı birimde mutlu olma, kişisel koruyucu ekipmana ulaşma durumu gibi mesleki faktörlerin etkilediği görülmüştür. Bu doğrultuda çalışma ortamları sağlık çalışanlarının mesleki yaşam kalitelerini iyileştirecek şekilde düzenlenmelidir. Bununla birlikte eğitim ve farkındalık faaliyetlerinin arttırılması gereklidir
COVID-19 first appeared in the world in December 2019 as a viral pneumonia discovery. It soon spread throughout the world and caused many people to get sick and die. In March, the World Health Organization (WHO) declared a pandemic and emergency state. Thro
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|