Bu çalışmada Yunan Mitolojisinde yer alan “Leda ve Kuğu” teması, sanata yansımaları ve kolektif bilinçdışıyla ilişkileri incelenmektedir. Farklı zamanlarda çok sayıda sanatçının konuya gösterdiği ilginin psikolojik nedenleri sorgulanmaktadır. Mitoloji ve sanatta yer alan benzer imgelerin kişisel ve kolektif bilinçdışıyla ilişkisi olduğu ileri sürülmektedir. “Leda ve Kuğu” hikayesinde Leda ile kuğu, kolektif bilinçdışından türeyen birer metafor olarak, kadın-erkek ilişkilerine, insanlığın cinselliğe dair arzu, korku ve duyguların biçim değiştirerek estetik imgelere dönüşmüş biçimiyle sanatçıların ilgisini çekmiştir. Ayrıca temanın sanata konu olmasında metaforların zengin içeriği ile Leda ve kuğudan oluşan iki formun içe içe geçen kapalı kompozisyonunun biçimsel formunun da etken olduğu düşünülmektedir. Gerek kişisel psişenin, gerekse toplumun ortak bilinçdışından gelen tabu, korku veya fantezilerin, tıpkı rüyalarda biçim değiştirerek ifade bulması gibi, evrensel bilinçdışından gün yüzüne çıkmak için metaforlara dönüşerek kendine bir ifade yolu bulduğu belirlenmiştir. Bu nedenle, her sanatçı kendi farklı yaşantı deneyimlerinden, başka bir deyişle kişisel bilinçdışının müdahalesi dolayısıyla temayı farklı yorumlamışlardır. İnsanlığın kolektif bilinçdışında yer alan arketipler olarak Leda ve kuğu’nun durumu, genel olarak kadın erkek ilişkilerine dair cinsel göndermelere yönelik bir anlam taşırken, kişisel bilinçdışının etkisiyle, Leonardo da Vinci’de annelik rolü; Michelangelo’da fiziksel bir tutkuyla kendinden geçişi, mest olma durumunu; Leda tek başına ızdırap içinde can çekişmeyi; Boucher’de erotik çağrışımları ve kuğunun boynu ile fallik göndermeyi simgelediği belirlenmektedir
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|