Tarih boyunca, dünya genelinde mahkum kadınların sayısının erkeklerden fazla olmaması, kadınlar tarafından işlenen suçların şiddet boyutunun erkeklere göre daha az tehditkar olması ve mahkum kadınların sıkıntılarını yeterince belirtememeleri cezaevlerinin erkek temelli yapılanmasına neden olmaktadır. Birçok ülkede mahkum kadınlar incelendiğinde, genellikle kadınların ataerkil bir düzenden gelmesi, sosyo-ekonomik durumlarının düşük olması ya da eşleri tarafından istismara uğrayan ve mağduriyet yaşayan kadınlar olması göze çarpmaktadır. Ayrıca kadınların birçoğunun mahkumiyet öncesi fiziksel, duygusal ve cinsel şiddete uğradığı gözlenmektedir. Bu durum kadınların suça yönelmesini sağlayarak, hayatları üzerinde büyük bir etki yaratmaktadır. Bunun yanında kadınlar cezaevine girdikten sonra toplumsal damgalanma yaşamakta ve genellikle ebeveyn, kardeş, eş ya da diğer sosyal çevresi tarafından desteğini yitirmektedir. Mahkumiyet sonrası ise kadınların toplumsal yaşama katılmaları da kadınlar açısından karmaşık ve zorlu bir süreçtir. Yerleşim yeri bulma, iş arama, toplumsal damgalama, yeniden partner ya da aile ile yaşama ve kadının anne rolü mahkumiyet sonrası yaşamını sürdürmede engel oluşturan başlıca faktörler arasında yer almaktadır.
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|