Sinizm ve mobbing son yıllarda örgütlerin başa çıkmakta zorlandığı örgütsel davranış sorunları arasındadır. Sinizm, bir kişiye, bir gruba, ideolojiye, sosyal geleneğe ya da örgütlere karşı hüsran, hayal kırıklığı ve olumsuz duygularla ya da bütün bunların (kişinin, grubun) güvensizliği ile şekillenen genel ve özel bir tutumdur. Örgütsel sinizm, örgütün bütünlükten yoksun olduğu inancını kapsayan bir tutumdur. Örgüte karşı olumsuz duygular ve küçük düşürücü ya da eleştirel davranışları kapsamaktadır. Mobbing ise; asılsız söylentiler yayma, haksız yere suçlama, küçük düşürme, aşağılama, hor görme, şiddet uygulama gibi eylemlerle gerçekleşen ve çalışanı işyerinden uzaklaştırmayı amaçlayan bir yıldırma hareketidir. Bu çalışmada, mobbinge yönelik algıların, örgütsel sinizm algısına etki edip etmediğine ilişkin hipotezler test edilmiştir. Araştırma verileri Bitlis’te yer alan 3 ve 4 yıldızlı şehir otellerinin 99 çalışanından anket tekniğiyle toplanmıştır. Çalışmamızda, Mobbing ile Örgütsel sinizm arasında anlamlı ve pozitif yönlü (r = ,485) bir ilişki bulunmuştur. Araştırma sonucunda yapılan korelasyon analizi göstermektedir ki; çalışanların mobbing algısı arttıkça örgütsel sinizm tutumlarının da arttığını söylemek mümkündür. Yapılan regresyon analizinde Örgütsel sinizmin boyutlarından, bilişsel sinizm algısının yaklaşık %30’unun,duyuşsal sinizm algısının yaklaşık %25’inin, davranışsal sinizm algısının yaklaşık %20’sinin mobbing tarafından açıklanabileceği görülmektedir. Mobbinge maruz kalma ve örgütsel sinizm düzeylerine ilişkin algılar çalışanların demografik niteliklerine göre farklılık göstermektedir. Buna göre Mobbing ile görev basamağı arasında, Örgütsel sinizm boyutlarından bilişsel sinizm ile öğrenim durumu ve görev basamağı arasında; Duyuşsal sinizm ile cinsiyet faktörü; davranışsal sinizm ile öğrenim düzeyi arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Birbirini olumsuz yönde destekleyen ve birbirinden güç olan bu iki kavram örgütler için en önemli problemlerdendir. Özellikle hizmet işletmelerinde çalışanların gerek müşteriler gerekse çalışma arkadaşlarıyla kuracağı yakın ilişkilerde bu iki unsurun hissedilmesiyle örgütsel bütünlük bozulacak ve çalışanlar örgüte duyarsızlaşarak örgüt içi verimsizlikten, işten doyumsuzluk, örgüte bağlılığın azalması ve performans düşüklüğüne kadar birçok olumsuz durum yaratacağını söylemek mümkündür. Bu bağlamda örgütlerin bilinçli bir insan kaynakları politikası uygulayarak, çalışanlarını karar mekanizmalarına dahil ederek, yaşanılan problemlerde neler yapılabileceğine dair çalışanlar arasında farkındalık oluşturarak bu sorunları aşabilecekleri söylenebilir.
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|