2 Ağustos 1990 tarihinde Irak’ın Kuveyt’i işgali ile başlayan ve aynı gün Birleşmiş Milletler kararıyla uluslararası bir boyut kazanan Körfez Krizi, 15 Ocak 1991’e kadar süre verilen Irak’ın işgal ettiği topraklardan geri çekilmemesi üzerine, 17 Ocak’ta Körfez Savaşı’na dönüşmüştür. ABD başta olmak üzere, 40 ülkenin destek verdiği ve Basra Körfezi’nden organize edilen savaş, bölge ülkeleri ve dünya siyasetini derinden etkilemiştir. 4 gün süren hava bombardımanı ve 28 Şubat’a kadar devam eden kara operasyonları sonucunda, II. Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük askeri kuvvet, Irak ordusunu mağlup etmiştir. Türkiye savaşta tarafsız kalmak yerine, Koalisyon Gücü’nün yanında yer almış, ancak savaş sonunda en çok zarar gören ülkelerden birisi olmuştur. Önemli bir ekonomik kayıpla karşılaşan Türkiye, uzun vadede mülteciler, Kürt sorunu ve PKK’nın daha da güçlenmesi gibi meselelerle uğraşmak durumunda kalmıştır. Öte yandan 1989’da Berlin Duvarı’nın çökmesi, 3 Ekim 1990’da Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesi ve 25 Aralık 1991’de SSCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği)’nin resmen dağılması uluslararası siyasetin yeniden dizaynını zorunlu kılmıştır. Zira II. Dünya Savaşı’nın bitimiyle birlikte başlayan ve ABD ile SSCB’nin oluşturduğu iki kutuplu dünya düzeni, buna bağlı olarak da iki devlet arasında cereyan eden mücadele, büyük çoğunluğa göre soğuk savaş atmosferi 1991 tarihten itibaren kısmen sona ermiştir. SSCB’nin dağılması birçok yeni devletin ortaya çıkmasına neden olurken, mücadele alanı eski Sovyet toprakları ile Ortadoğu bölgesinde yoğunlaşmıştır. Bu çalışmada Türkiye’nin Körfez Savaşı ve yeni dünya düzenine geçişte oynadığı rol ve uyguladığı politikalar ele alınmıştır.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|