Türkiye’de nüfusun %49,8'i kadındır ve bu kadınların büyük bir çoğunluğunu ev kadınları (12,2 milyon) oluşturmaktadır. Televizyon yayınlarının, kamu ve özel kurumlarca gerçekleştirildiği Türkiye’de sahip olduğu bu oran nedeniyle, televizyon yayınlarının ulaşmak istediği hedef kitlenin başında kadınlar gelmektedir. Bu bağlamda televizyonda, çeşitli programlar ile kadınların ilgisi çekilmeye çalışılmaktadır. RTÜK tarafından yapılan araştırmalar kadınların yarısının sabah ve gündüz kuşağındaki kadın programlarını izlediklerini göstermektedir. 2009 yılında yapılan ankete katılan kadın deneklerden en çok; 26-33 yaş aralığında, evli, ilkokul mezunlarının kadın programlarını izledikleri görülmektedir. Böyle büyük bir kitleye hitap etmesine rağmen, “Kadın Programları”nda üretici olmaktan çok tüketici olan, şiddet gören, tecavüze, ihanete uğrayan kadınların gösterildiği varsayılmaktadır. Kadınlara “mağdur, zavallı, kabullenici vs.” birey imajının verilmesinin yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bu programlarda yeniden üretildiği düşünülmektedir. Bu nedenle çalışmada toplumsal cinsiyet kavramı bağlamında Türkiye’de en çok izlenen kadın programları ve programda yer alan kadınların konumu değerlendirilmeye çalışılacaktır. Sonuçta içeriği ve oluşturduğu dil sayesinde televizyonun klasik kadın algısı, sunumu ve tüm bunların izleyici tarafından normalleştirilmesiyle ortaya çıkan kadın konusundaki sorunlu alanlar arasındaki ilişkinin ortaya konulması amacıyla Dünya Kadınlar Gününü içeren hafta boyunca en çok izlenen programlarda yer alan kadınların konumları ele alınacaktır. Çalışmanın asıl amacı kadınlar için hazırlanan programların, kadınlara ne verdiğini ortaya koymaktır.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|