Soğuk Savaş sonrası artan siyasi krizler, ülke içi çatışmalar şiddete varan insan hakları ihlallerinin artmış olması ve insanlara karşı tehditlerin de bizzat devletlerinden geliyor olması insani müdahaleyi daha çok gündeme getirmiştir. İnsani müdahale genel anlamda, müdahale edilen devletin vatandaşlarını geniş çaplı insan hakları ihlallerinden korumak için bir ya da birden fazla devletin silahlı kuvvet kullanması olarak tanımlanmaktadır. İlke olarak insani müdahale insani gerekçelerle hayata geçirilen bir müdahale türü olsa da hem teorik olarak hem de pratikte Uluslararası İlişkilerdeki en tartışmalı konulardan biridir. İnsani müdahale başta BM Şartı olmak üzere herhangi bir bağlayıcı uluslararası hukuk metninde yer almamaktadır. Bu nedenle literatürde insani müdahalenin tanımına ve sınırlarına ilişkin bir fikir birliği bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu durum insani müdahalenin sınırlarının ve uygulanma şartlarının belirlenmesini de zorlaştırmaktadır. Aynı şekilde insani müdahalenin herhangi bir uluslararası hukuk metninde yer almaması onun bir hukuk kuralı haline gelmediğini başka bir deyişle yasal olmadığını ifade etmektedir. Ancak pratikte birçok uygulamada (Haiti, Somali, Ruanda, Kosova) görüldüğü üzere insan hakları ihlali ve insani krizler söz konusu olduğunda insani müdahale ahlaki sorumluluğa bağlanarak uygulanmaktadır. Bu bağlamda insani müdahale örnekleri de değerlendirildiğinde insani müdahalenin yasal olmadığını ancak gerekli durumlarda ahlaken meşru olabileceği tartışılmaktadır. Bu çalışmada insani müdahalenin uygulanan örneklerine istinaden uluslararası hukukta bir teamül olma yolundaki ilerleyişi değerlendirilmektedir.
Alan : Filoloji; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|