Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
  Atıf Sayısı 1
 Görüntüleme 1.451
 İndirme 72
 Sesli Dinleme 1
Hanefî Mezhebinin Kurucu İmamlarından Züfer B. Hüzeyl’in İstihsana Yaklaşımı
2017
Dergi:  
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi
Yazar:  
Özet:

Mezheplerin teşekkül etmeye başladığı ilk dönemlerden itibaren istihsanın bir istidlal yöntemi olup olmadığı tartışılagelmiştir. Bu tartışmaların temelinde kavramsallaşma sürecini henüz tamamlamamış olan istihsan teriminin çağrıştırdığı keyfiliğin/sübjektivitenin etkisi çok fazladır. Bu yüzden istihsanı bir yöntem olarak benimseyenler, ağır ithamlara maruz kalmışlardır. İstihsanı benimseyenlerin başında Hanefî hukukçular gelmektedir. Öyle ki istihsan yöntemi Hanefî mezhebiyle anılır hale gelmiştir. Bununla birlikte mezhebin önde gelen temsilcilerinden biri olan ve kıyas metodunu kullanmasıyla ön plana çıkan Züfer b. Hüzeyl’in istihsana yaklaşımıyla ilgili iki farklı yaklaşım tespit edilmiştir. Yaptığımız araştırma ve inceleme neticesinde her iki tespitin de isabetli olmadığını; Züfer b. Hüzeyl’in kıyas yapmadaki becerisinin yanı sıra istihsana müracaatta sonuna kadar kıyas taraftarı olduğunu; ancak kıyasın meselelere çözüm üretmede yetersiz kaldığı ya da doğru sonuç vermediği durumlarda ise ızdırârın da bir gereği olarak meseleyi hükümsüz bırakmama adına istihsana müracaat ettiği görülmektedir. Sonuç olarak Züfer b. Hüzeyl’in genel hatlarıyla Hanefî usulüne bağlı kalmakla birlikte istihsanı bir istidlâl yöntemi olarak kullanma hususunda çerçeveyi oldukça daralttığını; kıyasa başvurma konusunda ise sınırları mümkün olduğunca geniş tuttuğunu söylemek mümkündür. Genel olarak “daha güçlü bir delil sebebiyle meselenin benzerlerine verilen hükümden vazgeçip başka bir hükme yönelme” şeklinde tarif edilen istihsan mezheplerin oluşmaya başladığı hicri II. asırdan itibaren mahiyeti ve istidlal yöntemi olup olmaması bakımından tartışıla gelmiştir. Öyle ki istihsân taraftarları ve muhalifleri şeklinde iki farklı yaklaşım ortaya çıkmıştır. İstihsana muhalif olanlar, istihsanı benimseyip ona göre bir takım fıkhî istidlallerde bulunanları kendi arzularına göre hüküm vermek ve yeni bir şeriat ihdas etmekle suçlamışlardır. Ancak bu muhalif yaklaşımın sergilenmesinde kavramsallaşma sürecini henüz tamamlamamış olan istihsan teriminin çağrıştırdığı keyfilik/sübjektif anlamının etkisi çok fazladır. İstihsana şiddetle muhalefet edenlerin başında İmam Şâfiî gelmektedir. Ancak Şâfiî, “müt’a”nın miktarının otuz dirhem, şüf’anın müddetinin üç gün olarak takdir edilmesinde istihsana başvurmakta, hatta bizzat “istihsân yapıyorum” diyerek bu kavramı kullanmaktadır. Bu yüzden Şâfiî’nin muhalefetinin istihsân yoluyla ulaşılan hükümden ziyade, istihsânın oturduğu “istisna mantığı”na yönelik olduğu söylenebilir. Şâfiî’nin istihsan karşıtlığı daha ziyade istihsan ile özdeşleşen Hanefîlere yöneliktir. Özellikle Hanefî mezhebinin kurucu imamlarından Ebû Hanîfe ile öğrencileri Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed’in istihsana sıkça müracaat ettiği görülmektedir. Ancak Züfer’in istihsana bakış açısıyla ilgili kaynaklarda yeterli ve sağlam bilgiler bulunmamaktadır. Hem mezhebin kurucu imamlarından biri hem de kendine has fikirleri olması hasebiyle Züfer, bu noktada araştırılmaya ve incelenmeye değer bir kişiliktir. Günümüz araştırmacıları tarafından Züfer’in istihsana yaklaşımı ile ilgili farklı tespitler yapılmıştır. Bunlardan biri, Züfer’in Hanefî mezhebinin diğer kurucu imamları gibi istihsanı bolca kullandığı şeklindeki tespit; diğeri ise istihsan konusunda Şafii ile aynı çizgide olduğu tespitidir. Her iki çalışma da doğrudan Züfer’in istihsana yaklaşımıyla ilgili olmadığı için, araştırmacılar bu tespitlerini dayandırdıkları argümanlara işaret etme gereği hissetmemişlerdir. Züfer hocası Ebû Hanîfe’den çok kısa bir süre sonra vefaat etmiş, hocasından sonraki sekiz yıllık sürenin yaklaşık altı yılını da Basra’da geçirmiştir. Bu yüzden mezhebin diğer kurucu imamları gibi hakkında detaylı bilgi bulunmamaktadır. Ayrıca herhangi bir eserinin bulunmaması ya da bize ulaşmamış olması da Züfer’in istihsana bakışıyla ilgili görüşlerinin tespitini bir hayli zorlaştırmaktadır. Bu durum, meselenin tahkiki için ilk dönem Hanefî kaynaklarına müracaatı zorunlu kılmaktadır. Özellikle klasik dönem Hanefî mezhebine ait usûl ve furû-ı fıkıh literatüründe yaptığımız incelemede de Züfer’in istihsana yaklaşımıyla ilgili bir bilgiye ulaşamadık. Ancak hemen hemen bütün tabakât müellifleri Züfer hakkında “kıyasçı” nitelemesi yapmakta ve onun kıyas delilini kullanmadaki becerisine ve uzmanlığına vurgu yapmaktadırlar. Bu da oldukça dikkat çekicidir. Ancak doğrudan Züfer’in fıkhını inceleyen Pîrizâde ve Kevserî’nin eserlerinde, onun hakkındaki “kıyasçı” ya da “kıyas konusundaki uzman” nitelemelerinden kastedilenin ne olduğuna yani felsefi arka planına dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Züfer hakkındaki bu nitelemelerden iki farklı sonuca ulaşılabilir: Bunlardan birisi onun, hükmü naslarda bulunmayan meselelere kıyası tatbik konusunda çok başarılı ve yetkin olduğu; diğeri ise istihsan ve kıyasa göre farklı hükümlerin verilebileceği fıkhî meselelerde istihsan karşısında kıyasa sıkı sıkıya bağlılığıdır. İkinci anlamın kastedilmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü Züfer dışındaki diğer kurucu imamların da kıyas yapma konusundaaz Züfer kadar mâhir ve becerikli oldukları kaynaklar da sabittir. Ayrıca klasik Hanefî literatüründe yer alan bazı bilgiler de bu görüşü desteklemektedir. Bununla birlikte çağdaş araştırmacılardan Muhammed Biltâcî de ikinci yaklaşımı teyit eden şeyler söylemektedir: “Züfer istihsanla hüküm vermenin alanını mümkün olduğunca daraltma; kıyasa başvurma konusunda ise sınırları alabildiğince genişletme çabası içerisindedir. Züfer’in istihsana neredeyse hiç müracaat etmemesi, onu üzerinde ittifak edilen Hanefî mezhebinin genel esaslarının dışarısına çıkarmaz. Çünkü Züfer’in yöntemi genel hatlarıyla bu metodun bizzat kendisidir. Züfer’in fıkıh anlayışı umumiyetle bu usul çerçevesinde şekillenmektedir. Bu yüzden onun da kaynakları aynı şekilde kıyas ve istihsandır. Ancak pratikte meselelere tatbik ederken kıyası daha fazla, istihsanı ise nadiren tercih etmektedir. O, istihsana meselelere tatbiki çerçevesinde muhalif davranmaktadır. Bu muhalefet ise, kıyas ve istihsandan birisiyle amel etmeye kökten karşı çıkmak ya da tümüyle onu reddetmek anlamına gelmemektedir.” Klasik Hanefî literatürü üzerinde yaptığımız araştırmalarda Züfer’in istihsana çok sınırlı bir alanda sadece dört konu özelinde müracaat ettiğini tespit edebildik. Bu örneklerin dışında istihsana başvurduğu başka bir yer bulamadık. Züfer’in buralarda istihsanı tercih etmesi, kıyasın uygulanma imkânının olmamasıyla değil; belki, onun nazarında kıyasın ihtiyaca cevap vermemesiyle ya da doğru sonuca götürmemesiyle açıklanabilir. Bununla birlikte Züfer’in fıkıh pratiğindeki istihsan uygulamaları incelendiğinde diğer üç imamın tamamının ya da bazılarının kıyasa dayanarak hüküm verdikleri görülmektedir. Bu durum, Züfer’in istihsana hangi durumlarda ve ne amaçla müracaat ettiğine dair genel geçer bir kuralın belirlenmesini de oldukça zorlaştırmaktadır. Ayrıca Züfer’in dar bir alanda da olsa istihsana müracaat etmesi, günümüz bazı araştırmacıları tarafından dillendirilen onun, istihsanı mezhebin diğer imamları gibi sıkça kullandığı ya da reddettiği şeklindeki tespitlerinin gerçeği yansıtmaktan uzak olduğunu da ortaya koymaktadır. Kısaca ifade etmek gerekirse Züfer için kıyas esas olmakla birlikte, sınırlı ve dar bir alanda da olsa istihsana müracaat etmektedir.  

Anahtar Kelimeler:

Atıf Yapanlar
Dikkat!
Yayınların atıflarını görmek için Sobiad'a Üye Bir Üniversite Ağından erişim sağlamalısınız. Kurumuzun Sobiad'a üye olması için Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı ile iletişim kurabilirsiniz.
Kampüs Dışı Erişim
Eğer Sobiad Abonesi bir kuruma bağlıysanız kurum dışı erişim için Giriş Yap Panelini kullanabilirsiniz. Kurumsal E-Mail adresiniz ile kolayca üye olup giriş yapabilirsiniz.
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi

Alan :   İlahiyat

Dergi Türü :   Uluslararası

Metrikler
Makale : 1.205
Atıf : 2.516
© 2015-2024 Sobiad Atıf Dizini