Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
  Atıf Sayısı 5
 Görüntüleme 210
 İndirme 67
Ortaçağ İslam Coğrafyacılarında Şehir Tipolojisi: Terminolojik Bir Bakış
2018
Dergi:  
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi
Yazar:  
Özet:

İslam’ın Arap Yarımadası’ndan çıkarak doğuda Çin sınırları ile Hint, batıda Kuzey Afrika ve Endülüs’e kadar yayılması Müslümanların birçok farklı kültürle yakın temas kurmalarını sağlamıştır. Bunun neticelerinden biri, gerek ilmî birikimin artması gerekse askerî, malî vb. yönlerden yeni ihtiyaçların ortaya çıkması sonucu coğrafyaya dair çalışmaların hız kazanmış olmasıdır. İlk dönem İslam coğrafyacıları eserlerinde, hem seyahat ettikleri hem de haklarında malumat toplayabildikleri şehirleri tasvir etme yoluna gitmişlerdir. Bir nevi yazılı haritalar olarak kabul edebileceğimiz bu ilk çalışmalar, her ne kadar farklı coğrafyalarda yazılmış ve farklı ekoller tarafından ortaya konmuş olsalar da birtakım ortak özelliklere sahiptirler. Bu ortak noktalardan birisi, şehirlerin tasvirlerinde kullandıkları terminolojidir. Bu terminoloji bize, Müslüman coğrafya bilginleri arasında şehirlerin tasvirinde öne çıkan ortak bir şehir tipolojisinin var olduğunu salık vermektedir. Biz de bu çalışmada bizzat müelliflerin kullandıkları kavramların neler olduğu ve ne anlama geldikleri, bu kavramların birbirleriyle olan ilişkisi gibi birtakım sorulara yine müelliflerin eserlerindeki kullanımlarını tetkik ederek cevap vermeye çalışacağız. Özet Ortaçağ İslam coğrafyacılarının eserlerinde, medîne olarak belirtilen yerleşim birimlerinin tasvirleri birtakım ortak özelliklere sahiptirler. Bu ortak noktalardan birisi, müelliflerin şehirlerin tasvirlerinde kullandıkları terminolojidir. Bu çalışmada müelliflerin şehirlerin tasvirlerinde kullandıkları kavramların neler olduğu ve ne anlama geldikleri, bu kavramların birbirleriyle olan ilişkisi gibi birtakım sorulara, bizzat müelliflerin eserlerindeki kullanımları tetkik edilerek cevap verilmeye, ardından Müslüman coğrafya bilginleri arasında şehirlerin tasvirinde öne çıkan “ortak bir şehir tipolojisi” ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu tipolojiyi oluşturduğunu düşündüğümüz yapısal unsurlar, aynı zamanda o tarihlerde bir şehrin/medînenin hangi topoğrafik unsurlardan meydana geldiğini de ortaya koymaktadır. Müslüman coğrafyacıların şehirlerin tasvirinde kullandıkları terminolojinin doğuşunda ilk fetihlerin akabinde karşılaşılan şehirlerin büyük etkisi vardır. Bilhassa Fars etkisinin, Sâsânîlerden ele geçirilen İran, Horasan ve akabinde Maveraünnehir bölgesi şehirlerinin etkili olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte coğrafya müellifleri ortaya koydukları bu terminolojiyi yalnız bu bölgelere hasretmemişler, örneklerine yer verildiği üzere Kuzey Afrika ve Endülüs gibi diğer bölgelerin tasvirlerinde de kullanmaya devam etmişlerdir. Bu da şehir tasvirlerinde artık ortak bir dilin ve terminolojinin ortaya çıktığı ve kullanılmaya başlandığı anlamına gelmektedir. Coğrafya müellifleri eserlerinde “medîne” olarak belirttikleri İslam şehirlerini tarif ederlerken ayrı başlıklar halinde incelediğimiz beş ana unsura işaret etmektedirler. Bunlar; kuhendiz, şehristan/medîne, rabad, bizim şimdilik “sur içi/mücâvir zirâî alan” olarak tabir ettiğimiz kısım ve son olarak bu şehir merkezine bağlı rustâklardır. Bu unsurlar şehrin gelişim şekline göre kimi zaman içten dışa doğru, bir başka deyişle merkezden çevreye doğru gelişen, kimi zaman birbirinden bağımsız surla çevrelenmiş, kimi zaman da birbirine bitişik vaziyette bulunabilmektedir. Ancak, bir şehrin bu unsurların tamamına aynı anda sahip olma zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu durum tamamen şehrin gelişmişlik düzeyiyle alakalı olup, bu unsurların tamamına sahip olan şehirler dönemin askerî, idarî ve ekonomik bakımdan gelişmiş merkezleri konumundadırlar. Şu hususu da belirtelim, ki metodik açıdan çalışmada verilen örnekler konuyuiyi şekilde kavramamızı ve şehir tipolojisine dair silüetin daha iyi görülmesini sağlamaları amacıyla, diğer şehirler içinde tebarüz edenler arasından seçilmişlerdir. Zira, İslam coğrafya müelliflerinin tüm şehir tasvirlerinde her bir unsura dair örnekler bulmak mümkündür. Kuhendizler, şehristânlar ve rustâklar İslam öncesi dönemde de yaygın olarak görülebilen unsurlar olup İslamî dönemi “medîne” ve “rabad”ın kavramsallaştığı, yeni medînelerin ve rabadların teşekkül ettiği, surla çevrelendiği ve rabadların zamanla medîneye dönüştüğü bir dönem olarak düşünmemiz mümkündür. Coğrafya metinlerinde kuhendiz ile kale, hisâr ve hısn olarak isimlendirilen yapılar arasında bir kavram kargaşasının olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, bazı müelliflerin de vurgulamaya çalıştıkları üzere, daha önce genel kabule göre kale veya hısn olarak bilinen ve özellikle Horasan ve Maveraünnehir bölgelerinde görülmeye başlanan bu yapılar için şehir merkezinin bölümlerinden olan bir medîneye/şehristâna nispet edilmeleri sebebiyle kuhendiz tabiri kullanılmıştır. Kuhendizler, İslam öncesi şehrinin merkezlerini temsil etmekte olup, İslamî dönemin ilk zamanlarında da aynı amaçla kullanılmaya devam edilmişlerdir. Ancak, Müslüman idaresi altında iskâna tabi tutulan şehirlerde idarî ve iktisadî gelişmeye bağlı olarak yeni yerleşim alanlarının imara açılması ile bu eski alanlar yavaş yavaş terkedilmeye başlanmıştır. Şehristânlar, halkın ekseriyetinin yaşadığı yerleşim alanları olup, İslamî dönemle birlikte terminolojik değişime uğramış, yerini “medîne” kavramının alması ile ilmî çevrelerce kullanımı zamanla terkedilmiştir. Bu noktada, Arapça’da hem yapısal ögelerine yer verdiğimiz “şehir mefhumu” için, hem de şehri oluşturan unsurlardan birisi olan “şehristânlar” için “medîne” kavramının kullanılmış olması, coğrafya eserlerinin tetkikinde dikkat edilmesi gereken hususlardan biri olarak karşımızda durmaktadır. Coğrafi metinlerden anlaşıldığı kadarıyla Müslümanlarca şehirlerde uzun yıllar boyunca medîne yerleşim alanları teşkil edilmeye devam etti. Bu şehirler aynı zamanda, fetihler sonrası imar ve iskan faaliyetleri neticesinde şehirlerde meydana gelen değişime de örnek teşkil ederler. Buna karşın, Müslümanların iskanından evvel birden fazla şehristâna/medîneye sahip şehirlere dair coğrafya eserlerinde pek fazla malumata sahip değiliz. Ulaşabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarımızda İslamlaşma öncesi döneme ait, birden fazla şehristân’a sahip tek örnek Buhara’dır. Buhara, Semerkant, Merv ve Belh gibi dönemin gelişmiş şehirlerinde olduğu gibi, şehirlerin ana çekirdeğini oluşturan kuhendizleri, şehristânları/medîneleri ve çoğunlukla sonradan teşekkül eden rabadları da içine alan genellikle dâirevî bir surun inşa edildiği görülmektedir. İlgili başlık altında ortaya konmaya çalışıldığı üzere, bu surlar içerisinde kalan zirâî alanların, gerek terminolojik manada ayrı kavramlarla ifade edilmeleri gerekse sınırları belirlenmiş araziler olmaları hasebiyle müstakil bir unsur kabul edilmeleri daha uygundur. Biz bu unsura şimdilik “sur içi/mücâvir zirâî alan” tabirini kullanmayı uygun gördük. Böylece bu alan, şehri oluşturan yapısal ögelerden birini de teşkil etmiş olmaktadır. Rustâklar, Fars/Sasânî şehirleşmesinin ve toprak yönetimin bir unsuru olup, İslamî dönemde de kısmen uygulanmaya devam etmiştir. Rustâklar, daha kuruluş aşamasından itibaren şehirlerin geçim kaynağıydı ve bu çağlarda ziraate dayalı toplumun vazgeçilmez bir aracıydı. Büyüklüklerine bağlı olarak şehirler, onlarca rustâka sahip olabilmekteydi. Yine Belh örneğinde açıkça görüldüğü üzere özellikle büyük şehir merkezlerine bağlı rustâklar bir veya birkaç köyden müteşekkil değildi. Muhtemelen idârî manada bu rustâkların bağlı bulunduğu şehir/medîne olarak kabul edilen büyük yerleşim birimlerini de ihtiva edebilmekteydi.

Anahtar Kelimeler:

Atıf Yapanlar
Dikkat!
Yayınların atıflarını görmek için Sobiad'a Üye Bir Üniversite Ağından erişim sağlamalısınız. Kurumuzun Sobiad'a üye olması için Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı ile iletişim kurabilirsiniz.
Kampüs Dışı Erişim
Eğer Sobiad Abonesi bir kuruma bağlıysanız kurum dışı erişim için Giriş Yap Panelini kullanabilirsiniz. Kurumsal E-Mail adresiniz ile kolayca üye olup giriş yapabilirsiniz.
Benzer Makaleler












Cumhuriyet İlahiyat Dergisi

Alan :   İlahiyat

Dergi Türü :   Uluslararası

Metrikler
Makale : 1.205
Atıf : 2.516
© 2015-2024 Sobiad Atıf Dizini