Yolu Adana Düziçi Köy Enstitüsü’nden Geçen Bir Şair: Bahaettin Karakoç’un Poetikası Hakkında Bazı Tespitler Mehmet Fetih YANARDAĞ Arif ÖZGEN ÖZET Aristo’dan bugüne kadar pek çok filozof, estetikçi, edebiyat bilimcisi ve sanatkâr, yüzlerce kez şiiri tarif etmişlerdir. Bu durum, yani şiirin yüzlerce farklı tarifinin yapılmış olması, öncelikle insanların aynı tarif üzerinde birleşemediklerini ortaya koyar. Bir başka ifadeyle, herkesin üzerinde ittifak ettiği veya itirazsız kabul ettiği bir şiir tarifi bugüne kadar yapılamamıştır. Şiirin ne olduğu ne olmadığı nasıl vücut bulduğu ve hatta nasıl inceleneceği üzerinde fikir yürüten yazılara ve eserlere poetika denir. Bahaettin Karakoç, Kahramanmaraş Elbistan ilçesinin Cela (Ekinözü) köyünde dünyaya gelir. İlkokulu köyünde okur (1937- 1942). 1942’de Adana Düziçi Köy Enstitüsü’ne kaydını yaptırır. Girdiği sınavı kazanarak Ankara Hasanoğlan Köy Enstitüsü Sağlık Bölümü’ne kaydını yaptırır. Buradan 1949 yılında mezun olur. Bahaettin Karakoç, “İlkyazda” adlı eserinde yer alan “Şiirin Perçemini Taramak ya da Sanat Üzerine Bir Konuşma”, olmak üzere “Karçiçeği” Dergisinde kaleme aldığı “Sanat- Edebiyat Merkezli Fail-i Mübaşir, Şair veya Geniş Kanatlı Albatros”, “Akademik Çerçeve” Dergisinde yayınlanan “Şiir Sanatının Evrensel Karanlığında Petekler Ören Usta Arıyı Bulma Bağlamında Bir Gezi” başlıklı yazılarında, konferans konuşmalarında, mülakatlarında, bazı şiirlerinde ve mektuplarında poetikasını dile getirmiştir. Şairler, eserleriyle topluma ve insanlara bir tavır koyarlar. Ortaya koydukları bu tavır aynı zamanda bir mesaj niteliği taşır. “Şiirin insan ve toplum karşısında hiçbir tavrı olmaz. Ancak şairler tavır koyabilirler şiirleriyle. Çünkü şiir bir araçtır. Bu aracı istediği gibi kullanan ise şairlerdir.”
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|